Niyazi Orhan'ın olağanüstü serüvenleri

Tamamlanmamış yazının ön çalışmasıdır
++++++++++++++++++++++++++++++++
Soldan sağa: 
Niyazi Orhan, 
olağanüstü serüvenler yazarı Ali Serdar Bolat,
Niyazi Orhan'ın kardeşi Hasan Orhan
Hasan Orhan'ın eşi
İzmir Narlıdere Mayıs 2024
+++

Niyazi Orhan 1970'ler

+++

Adana'dan İstanbul'a ne zaman geldiğini hatırlamıyor. 
Ebced (!) hesabına göre yaklaşık 1965 olmalı. Yaş:20

Kadıköy İskele işçi pazarına gidiyordum. Açım. Acaba ben de hamallık, bavul taşıma gibi işler yapıp karnımı doyurabilir miydim? Bir gün baktım bir adam bavulları iplerle tutturmuş güçlükle yürüyor. "Yardımcı olayım" dedim, "Ulan deyyus al bavulu" dedi, aldım otobüse kadar götürdüm. Para bekliyorum. Bavulundan bir ekmek çıkarıp verdi: "Al ye, Alman ekmeği, Allah sana da nasip etsin" dedi. Yıllar sonra adamın dileği gerçekleşecek, 1970'de işçi olarak Almanya'ya gidecektim.

+++

Yine Kadıköy işçi pazarı. Bir bey geldi, işçi adayları ile konuşurken ben uzaktan bakıyordum, yeni olduğum için öne atılmıyordum. Adamın gözü bana takıldı, çağırdı. Diğerlerinin "O daha yeni, bizi al" itirazlarına aldırmadan beni aldı, Fenerbahçe'deki Altın Raket Kulübü'ne götürdü. Orada güvenlik görevlisi olarak çalışmaya başladım.

+++

Altın Raket'te çalışırken bir gün asil temiz bir bayan bana "Niçin kendini burada harcıyorsun" dedi, utancımdan yüzüne bakamadım, kaç yaşlarında olduğunu hatırlamıyorum. Bana içinde referans mektubu olan bir zarf verdi. "Elazığ'a git, bu beyi bul, o seni Almanya'ya gönderir" dedi. "Ama ben burada çalışıyorum, beni kovarlar." "Seni buradan kovacak adamın alnını karışlarım" dedi. 

Elazığ'a gittim, o bey beni İşçi Bulma Kurumu'na götürdü. Başvurumu yaptım, İstanbul'a döndüm. Başvurum kabul olmuş, Almanya'ya işçi olarak gidişim onaylanmış, kartım adresime postalanmış... Ancak tebligatı getiren postacı yolda intihar ediyor. Çantasındaki tebligatı bana gönderdiklerinde 3 günlük zaman aşımı geçtiği için hakkımı kaybettim ve Altın Raket'te çalışmaya devam ettim.

+++

Bu arada kürek çekiyorum, vücut geliştirme çalışmaları yapıyorum boş zamanlarımda.

Bir gece Adanalı pamuk tüccarlarının çocukları askerlikten terhis olup kutlama için Altın Raket'e geldiler. Aşırı alkol alıp hesaba itiraz ettiler, kavga çıkardılar. Hemen geldim, sağ sol kroşe hepsini haşat ettim. Mercedeslerine binip kaçtılar.

5-10 gün sonra güruh halinde intikam için geri dönüyorlar, beni arıyorlar. hayatım tehlikede. Geri dönmemek üzere Altın Raket'ten ayrılıyorum.

Ebced (!) hesabına göre 1969 sonu olmalı

+++

Babası Veyis Orhan'a TCDD çalışanı olarak
oğlu Hasan Orhan için verilen kimlik kartı 
1958
Kimlik kartının arka yüzü
Hasan Orhan  -  Oğlu yazıyor
+++

Kardeşi Hasan Orhan anlatıyor:

"Niyazi beni aradı, Altın Raket'teki olayı anlattı. Ben o sırada Gazeteciler Cemiyeti'nde kütüphane memuru olarak çalışıyordum ve Cemiyet'in binasında kalıyordum. Niyazi'yi yattığım yere misafir ettim. Başkan Burhan Felek'e de durumu anlattım.

Yine Almanya için başvuruda bulunmaya karar verdik. Ama İşçi Bulma Kurumu'nun Tophane Şubesi'nde sıraya girip bir kaç ay beklemek gerekiyor. Burhan Felek'e yardımcı olması için ricada bulundum.

Becerisini sordu. "Vasıfsız" dedim. Santrali aradı, "İşçi Bulma Kurumu Müdürü'nü bağlayın" dedi. Santral bağladı. Burhan Felek kendini tanıttı. Aralarında şöyle bir konuşma geçti:
--Buyurun Sayın Başkan, ne emredersiniz. 
--Estağfurullah,  ricam olur. Yanımda çalışan elemanımın 25 yaşındaki abisinin en yakın zamanda yurt dışına çıkabilmesi için ne yapmak gerekir?
--Sanat erbabı aranıyor.
--Hangi sanat erbabı için en erken olur çıkar?
--Sıhhi tesisat
--Öyleyse sıhhi tesisatçı diye başvuru yapalım
--Olur Sayın Başkan

Fazla beklemeden Niyazi görüşmeye çağrıldı. Sözlü sınavda sorulara yanıt veremeyince Türk heyet Niyazi'nin meslekle alakası olmadığını anladı ve "başarısız" dedi.

Ama Alman heyetten "Nayn nayn" (Hayır hayır) itirazı geldi. Niyazi'nin sportmen vücut yapısı görüşmeyi nezaretçi olarak takip eden Alman heyetin dikkatini çekmişti. "İyi bir işçi olur, vasıfsız da olsa sınavı kazandı" dediler.

Niyazi Sağlık Kurulu'na sevk edildi. Ama gelen raporda "Röntgende akciğer dumanlı görünüyor. Sağlıklı değildir. İşçi olarak yurt dışına gidemez" yazıyordu. Böylece Niyazi'yi eleyip birinci yedeğe yer açmış oldular.

Burhan Felek beni böyle moralim bozuk olarak görüp "Ne oldu oğlum hasta mısın" diye sorunca Niyazi'nin çürüğe çıktığını söyledim.

"Ne? Bu gördüğümüz delikanlıyı mı çürüğe çıkardılar?" diye bağırdı ve hemen Gazeteciler Cemiyeti'nin dispanserinin Başhekimini aradı, "Göndereceğim gencin ciğer filmlerini renkli olarak çekin, ücretini Cemiyet ödeyecek" talimatını verdi.

Renkli filmler çekilip ciğerlerde duman olmadığı raporlanınca Burhan Felek santrala İşçi Bulma Kurumu Müdürü'nü bağlattı:

-- Yurt dışına gidecek hakka sahip sağlam kişileri çürüğe çıkararak yedekleri para karşılığı göndermek için şebeke mi kurdunuz? Bu genci 2 ay içinde yurt dışına göndermediğiniz taktirde bu belgeleri bütün basın dünyasına verip seni ifşa ederim.

diye fırça çekti. Niyazi 2 ay sonra Almanya'ya işçi olarak gitti.

Niyazi Orhan'a Almanya'ya işçi olarak 
ilk gidişinde verilen tren bileti ön yüz.
gruppenreise (Gurup halinde seyahat)
işçileri Almanya'ya toplu halde götürüyorlar
İstanbul - München (Münih)
Tren biletinin arka yüzü
Almanca ve Fransızca şöyle yazıyor.
"Bu bilet yalnızca Türk vatandaşları için 
pasaport veya kimlik belgesi ile birlikte geçerlidir." 
  
+++

Spordan eve banliyö treni ile geliyorum. Komşum olan genç de aynı saatteki trenle geliyor. Gördüğü yabancıyı pataklıyor. Bulaşmamak için sotede duruyorum. Onu bunu tartaklayarak geliyor "Spor yapıyor musun?" diye soruyor. Dokunmuyor. Alttan alıyorum.

Günlerden bir gün "Sen de köpek Türk müsün?" deyince "Trende olmaz, gel dışarıda paylaşalım" diyorum.

Çiseliyor, yerler ıslak. Türkler Almanlar gurup halinde seyirci. Salladığı sol kroşe burnumu sıyırınca karşı sağ kroşe ile yere yıkıyorum. Baygınlık geçiriyor. Öldü mü diye korkarak çamurlu suyu yüzüne sürüyorum. Masaj yapıyorum. Kendine geliyor. "Peşimi bırakmaz bu belalı intikam alır" diye düşünürken tam tersi oluyor, kalkıp elimi öpüyor: "Benden güçlü imişsin."

Arka yüzde April 79 yazıyor.
Almanya Nisan 1979
+++

Alman bir kadınla evlenince Hannover'de Alman vatandaşı oldum. Sağlık Ocağı'nda Alman doktor: "Emirleri yap, yanlış işlere bulaşma, vatandaşlıktan olma" diye nasihat verdi.

Niyazi Orhan bir Alman çocukla
+++

Alman kayınpederim vasıtasıyla Belediye'de işe giriyorum. İcralık mallar deposunda bekçilik yapıyorum. Kaliteli olanları gizlice alıp pazarda satıyorum. 

Amirim beni çağırıyor: "Anladık satıyorsun ama biraz da amirini gör" deyince "Ne, sana haraç mı vereceğim, seni fena yaparım" diye tehdit ediyorum.

Sonunda işten atılıyorum.

Niyazi Orhan, Almanya
+++

İşsizlikten bunaldım, ne yapayım derken ani bir kararla çırılçıplak soyunarak ana caddede yürüyüş yapıyorum, işsizliği protesto ediyorum. Alman gazetelerinde fotoğrafım çıkıyor.


Almanya 1980'ler
+++

Bremen'deyiz. Oğlum karısı ile kavga ediyor. Karısı polise şikayet ediyor. Karakola beni de çağırıyorlar. Pijamalarımla koşuyorum, eşim de geliyor. Karakolda oğlumun polise "Neden bana yumruk attın" dediğini duyunca deliye dönüyorum, yavaşça yanaşıp polise bir yumruk atıyorum, boğazına yapışıyorum "Seni dışarıda bulup döveceğim" diyorum. Coplarla dövüp beni komalık yapıyorlar. Ölümden dönüyorum.

Emniyet Örgütü toplanıyor, "Alman tarihinde polis döven görülmemiştir, hem de karakolda. Mutlaka bu adamın aklından zoru vardır" kararı çıkıyor. Hastaneden "Akıl sağlığı yerinde değil" raporu çıkarıp beni malulen emekli yapıyorlar. O gün bugün emekliyim. Sağlık kartımla da bedava hizmet alıyorum.

Sağlık kartım
+++

Emekli olduktan sonra şiir yazmaya başlar. Şiirlerine başlık koymaz. Eleştirisini de kendisi yapar ve değerlendirmesini şiirin başlığı gibi yazar. 

14 Ekim 2012 günlü şiirini şöyle değerlendirmiş:
"ağzına sağlık dersim kırosu"

Şiiri yazım hatalarını düzelterek veriyorum. El yazısı aslı aşağıdadır:

Tanrım çok isterdim gidip gelmeyi dönüşü olmayan tarafa
Mümkün olsaydı realize ederdim, bakmayacaktım masrafa
Çünkü cümle alemi yaratan Allah rahman rahimdir  gerek yok serafa (sarrafa?)
Yüce Allahım yoktan var edensin varı yok edensin inan ki yemedim kafa 

Tanrım mektep medresem olmasa da genetik yapım senin eserin
Fani dünyanın envai melanetiyle meşk oldum, Tanrım biliyorum var haberin
Affına sığınırım yüce Allahım pozitif negatiflerimle bana rehberdir felsefen
Çünkü tek sana amenna derim yüce Allahım, şansı yok fani iblislerin

Maşeri cihandaki sorgu sualde bana yardımını esirge(me) ya Rabbim
Cümle alemleri Adem Havva'dan oluşturdun yüce Tanrım sana amenna der kalbim
Yüce Allahım Kürt Niyazi kulunu imandan mahrum etme, yolunda cihat ederim
Münafık edepsizden veli kulunu koru Tanrım, vereceğin her karara amenna derim

Ya Rabbim Allahım ne faşistim ne rasistim ne de münafık kul basitim (?)
Çünkü Ehl-i Beyt kalesi Ali Veli seveniyim, ben de canın diyen realistim
Fani yaşamda kula kulluk beğeni yapmadım hak hukuk aktivistim
Kendi kendine makam akam cahil kopi ezberler sizi Tanrı ıslah etsin
                                                                                   mütevazi idealistim                                                                          


+++

Diğer şiirlerini şu bağlantıdan okuyabilirsiniz:
Niyazi Orhan'ın olağanüstü şiirleri 

+++

                                               İzmir Narlıdere Mayıs 2024

Uçakla Ankara'ya indim. Gittiğimden beri ilk kez geliyorum. Tarihini hatırlamıyorum. Belki 20 sene önce?

Otobüsle Zonguldak'a kardeşim Hasan'ı görmeye gideceğim. Havaalanında kontrol memuru "Ne var?" dedi "Valla bir şey yok ağam" dedim, tebeşirle çarpı işareti koydu "Geç" dedi. 20 adım attım atmadım arkamdan "Ulan sen nerelisin" vay ben ne yapmışım "Gel terörist" dedi, bavulumu didik didik aradı.

+++

8 Mayıs 2024. Almanya'ya gittiğim 1970 yılından bu yana Türkiye'ye ikinci (belki de son kez?) gelişim. Kırmızı elbiseli gümrük kontrol memurları 20 Avro istiyorlar. Almanya'da emekli olmuş yaşlılar sırada bekleyip duruyor. Birisinin bacağı kesik. Bu eziyet neden?

++

Doğduğu yer: Tunceli'nin en doğu ucunda Mameki'deki Manekerek Köyü (yeni adı Kuşaklı). Mohun Nahiyesi'ne bağlı. Mazgirt Karakoçan ile sınır ama arada nehir var. 50 hane ile yörenin en kalabalık köyü.

Babası Veyis Orhan İstanbul'da Devlet Demiryolları (DDY) işçisi ilen annesi köyde vefat ediyor. O sırada Niyazi 4 yaşında, kardeşi Hasan 6 aylık.




y
y


y
y
Niyazi Orhan ve eşi
y
y


Niyazi Orhan Mayıs 2024 İzmir


y
y
y
Karl ve Albe Kuhlmer
Karl Kuhlmer'in Niyazi Orhan'a verdiği fotoğraf
Karl Kuhmer fotoğrafın arkasına şunları yazmış:
Juni der 6. 1982
"Das Bild ist an unseren lieber Ali -
ein guter Junge und lieber Freund 
von der Familie Kuhlmer auch von Albe.
Du hast uns viel Freude Haus gebraerist
um lieber Erinnerung
Karl und Albe

y
y


y
y

+++

Yorumlar

  1. İlginç bir hayat
    Malesef kitaplarda okunduğu gibi düz bir çizgi degil borsanın indikatörü gibi iniş li çıkış li bazen yatay derleyen düzenleyen emeğini geçen üstat serdar beye minettarim
    Büyük bir emmek saygılarımla

    YanıtlaSil
  2. Her satır ilginç ama gerçek gerçekler malesef acıdır biz okuyoruz ya o yaşayana sormak gerek
    Yazıyı kaleme döken değer üstat serdar Bolat hocama çok teşekürler emeğine saglik sonucu heyecanla bekliyorum

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Niyazi Orhan'ın olağanüstü şiirleri - Bölüm 1